Önerilen Yeni Yaşam Tarzı

Sağlıklı yaşamak isteyen herkese yeni yaşam tarzı ile ilgili öneriler :
Kilonuzu kontrol altına alıp zayıflamaya  karar verdiğinizde başarınızın uzun soluklu olması için yiyeceklerinizdeki yağ oranını azaltmak ve fiziksel aktivite düzeyinizi yükseltmek zorundasınız. Bu değişiklikler kilonuz ve dolayısıyla sağlığınız üzerine çok olumlu etkiler yapacaktır.

Proteinler, vücudun yapı taşlarıdır ve mutlaka alınması gerekir.
Karbonhidratlar , vücudun en çabuk enerji sağladığı besin grubudur. Bu besinlerden alınan enerji, vücudun tüm işlevlerinde kullanılır ve çok çabuk tüketilir. Ancak çok fazla alındığında depolanır.
Yağlar ise, yine organizmanın bazı işlevleri için gereken ama sıklıkla gereksinimden çok daha fazla alınan, hem fazla kalori içeren hem de çok zor sindirilip yakılabildiği için, kolaylıkla depolanabilen besinlerdir.

Bu besinlerden gereksinimden daha fazla enerji, yani kalori alınmışsa, süratle depolanmaya başlar. Depolama sıklıkla yağlarla yapılır. Bu da, obeziteye yani şişmanlığa giden yolu açar. Bu nedenle hayatınızda ilk değiştirmeniz gereken şey yemek yeme alışkalığınızdır.

Unutulmamalıdır ki ; Morbid Obezite tedavisinde, ölümcül şişmanlıktan kaynaklanan hastalıklara karşı hasta ayakta tutulurken, hastalıkların ana kaynağı olan çok miktarda depo edilmiş yağ ile savaşılmaktadır. Yemek yeme alışkanlığının değiştirilmesi, yaşam tarzının değişimi için bir ilaç yoktur, bunu hasta kendi başarmak zorundadır.

Site konusu hastamızda, morbid obez hastalarda sık görülen "yemek yeme faaliyetinin bir seramoni haline getirilmesi alışkanlığı" ve "sürekli atıştırma rahatsızlığı" var idi büyük ölçüde bu sorunlarını çözdüğünü gözlemliyoruz. Bu bölümde yeni yaşam tarzı önerilerini maddeler halinde sıralayıp bunları yapın demek yerine site konusu hastamızın hazırladığı metni sunuyoruz :

Hocam merhaba,
Ben Internet servisleri üzerine çalışıyorum biliyorsunuz. Zamanımın çoğu bilgisayar başında geçer iş yerinde ağır bir çalışma tempomuz vardır ancak fiziksel aktivite olarak baktığımızda yaptığım iş bir masa başı işi. Çalışmadığım zamanların büyük çoğunluğu yemek-televizyon-uyku-bir yerden bir yere gitme şeklinde geçer günde yaklaşık 12 saat çalışan biriyim.

İştahım, bir çöp öğütücüsünden biraz daha fazla idi diyebilirim. Ana öğünler haricinde günde 6-7 kere yemek yerdim, şirkette millet öğün aralarında meyve veya kraker atıştırırken ekmek arası köfte, yufkaya dürüm kebaplar tüketirdim. Hey gidi günler hey...

Siz Ocak ayında elime 800 Kilo Kalorilik diyeti verdiğinizde imkan yok bunu yapamam demiştim hatırlarsanız. Valla yaptım hocam, ilaçların büyük yardımı oldu, Çöp öğütücüsü modunda tüketen ben iki salatalık, bir domates ile tıkanıyordum tedavinin ilk günlerinde ne kadar şaşkındım biliyorsunuz.

40 kilo eridikten sonra istanbul-ankara arasında yolda hastalanınca (tedavinin 75. günü Ankara numune acilini ziyaretimi hatırlarsınız.) iştah kesici ilacı kestiniz. Hastaneden çıkınca beni bir korku aldı, ya iştah kesici ilaç olmadığı için yeniden yemeklere saldırırsam, ya gene zıvanadan çıkıp patlayana kadar tencere dolusu makarnalar yersem korkusuyla geçirdim bir kaç günü.

Hastaneden bir kaç gün sonra, bastırılan iştahım hafif hafif kendini göstermeye başladı. İşte bu noktada ya yine yemeye başlayacaktım ve kısa zamanda aldığım kiloları yerine koyup ölüme giden yolda ilerleyecektim yada kendimi frenleyip diyetimi uygulamaya devam edecektim. Gururla ifade etmeliyimki kendimi tutmayı başardım. o iki üç gün boyunca bulduğum en kalorisiz yiyecek olan salatalıktan kilolarca yediğimi hatırlıyorum sonra zamanla sakinledim şimdi iyiyim çok şükür.

Bana tedavinin başında "Mümkün olduğunca hareket etmeye çalış, ayakta durmanın bile faydası var, mümkün olan her fiziksel aktivite fırsatını değerlendir, kısacası hareket et!" demiştiniz. Çalıştığım şirketten tam olarak 750 metre uzaklıkta bir taksi durağı var. Başlangıçta İş çıkışlarında oraya yürümeye başladım.

Hiç unutmuyorum Ocak ayında ilk olarak taksi durağına yürüyüşümü. Zaten o tarihte 200 küsür kiloyum birde sırtımda diz üstü bilgisayar ve elimde ilaçların durduğu torbada var. Hafif de yokuş aşağı sayılabilecek bu yolu ıhlaya tıhlaya arada durup dinlenerek 35 dakikada yürümüştüm, o köşeye vardığımda nefes nefeseydim, vücudumun her yanından ter fışkırıyordu ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum, taksi durağındakiler fırlayıp aman abi diyerek yetiştiler çünki bayılmak üzereydim.
Nerde nereye şimdi aynı yolu 5-6 dakikada nefesim sıklaşmadan lay lay yürüyorum, Şükürler olsun.

Arkadaşlarımla sinemaya kapanıp sohbet etmeden bir film izlemek peşinden gidip bir yere oturup tıkınmak (misal : ateşin çağırdığı acı sos etkinliklerimiz) yerine, Dikmen vadisinde bir tur atmayı tercih ediyorum. İşten eve gelip yemekten sonra diz üstü bilgisayarımı kucağıma alıp bir yandan televizyon izleyip bir yandan çalışmıyorum. Bunun yerine dizilerden en bi sevdiğimi seçip televizyon başına sadece o diziyi seyredeceğim zaman oturuyorum. Böylelikle hem daha verimli çalışıyorum hemde kalan zamanda uyuyorum.

Tedaviye başladığımdan beri bütün pantolonlarımı yaklaşık 15 kere daralttırdım, göbek eridikçe bel seviyem düşüyor pantolonlar yerde sürünüyor nasıl bir mutluluk anlatamam. Artık ayakkabı bağlamak, çorap giymek, yere düşen bir şeyi almaya çalışmak benim için işkence değil.

Benim yüzümden çevremdeki insanlarda kilo vermeye başladı, misal en yakın arkadaşım nurullah 10 kilo verdi, sebebi ise benimle birlikte yürüyüş yapması benim yediklerime benzeyen sağlıklı yiyecekler tüketmeye başlaması.

Moral Desteği dedikleri,
Tedavi boyunca babam, nurullah ve siz başta olmak üzere, tüm çevrem bana çok büyük destek oldu. Çalışma arkadaşlarım müthiş gaz veriyorlar "aslansın sen, kaplansın sen, bak ne güzel eritiyorsun sakın bozma" diyorlar, aralarında benimle öğle tatilinde yürüş yapanlar(İrfan bey) hatta iş çıkışlarında bana eşlik ederek yaklaşık 3 Km uzaklıktaki evime yürüten çalışma arkadaşlarım bile var.(Naci bey, beni eve yürütürken sağolsun dizüstü bilgisayarımı bile taşıyor.)

Başta Genel Müdürüm Hakan bey olmak üzere şirket yönetimi de her zaman bana destek oldu ( misal ; hastanelik olduğumda numune hastanesinde bana en iyi şeklide müdehale edilmesini sağladılar, diğer zamanlarda kan tahlillerim için kan vermeye hastaneye gitmem gerektiğinde veya benzeri birşey olduğunda izin alıp gidebiliyorum) zaman zaman stresimin tavana vurduğu dönemlerimde de bana tahammül ediyorlar.

Damak tadı olan bir kişi nasıl otla beslenir?
Eskiden vejeteryanlara kızardım. Şimdi acıyorum... diyorum arkadaşlara benim gibi tamamen etcil bir adam nasıl oldu da otla beslenir oldu değil mi?
 
Çok önemli bir soru, kendimce geliştirdiğim ilginç tadlarım var. Bir kaçını yazmak isterim;

1. Ezogelin Çorbaya ayar çekerek İşkembe moduna getirilmesi uygulaması,
Az yağlı olduğu varsayılan 1 porsiyon çorbaya tadı tamamen kaybolana kadar sirke ilave ediyorum, akabinde dövülmüş bir kaç diş sarmısağı ilave ediyorum, tuzsuz kırmızı biber (memleketten geldi) ilave edilerek değişik bişey yapıyoruz. İşkembe süsü verilmiş olabildiğince kaynar durumdaki çorba enfes oluyor.
(önemli not: bu uygulama yoğurtlu çorbalarda yapılamaz ben zaten yoğurtlu çorba yemiyorum pirinci fazla oluyor)

2. Kahvaltılık malzemeden Menemen simülasyonu uygulaması,
Diyetimin kahvaltısı domates, salatalık, yeşil biber, 1 haşlanmış yumurtanın beyazı, lor peyniri ve 1 dilim ekmekten oluşuyor. Kahvaltı malzemelerinden domates, yeşil biber, 1 yumurtanın beyazına ilave olarak biraz kuru soğan da bonus olarak eklenerek polifron tavada yağsız bi şekilde pişiriliyor, üstüne karabiber, 1 gr dan az diyet tuzu ve tuzsuz pul biber ilave ediliyor yanında lor peyniri ve 1 dilim ekmekle yeniliyor ki güzel bir uygulamadır tavsiye ederim.

3. Bostancı usulü Roka salatası uygulaması,
Bol Roka ve Maydonoz doğranır üstüne 2-3 diş sarmısak ufak parçalar halinde ilave edilir, hastanın zevkine göre elma sirkesi veya  yarım limon ile tad katılır. (ben limonu tercih ediyorum.)

4. Haşlanmış sebzenin alinazik haline getirilmesi uygulaması,
8 kaşık haşlanmış suyu süzülmüş soğutulmuş ıspanak, yarım bardak (yaklaşık 75 ml) Light yoğurt ve 2-3 diş sarmısak ile bir güzel karıştırılırken 1 gr dan az diyet tuzu ilave edilir, karışım bir porselen tabağa çekildikten sonra üzerine çok az nane ve tuzsuz pul biber ilave edilir. Yanında domates söğüş güzel gider.

5. Haşlanmış sebze ile doyumluk sebze çorbası uygulaması,
Daha önceden büyük miktarda sebze ile yapılmış olan haşlanmış sebze bütününden (Lahana, Ispanak, Semiz Otu, Patlıcan, Taze Fasülye, Kuru soğan, Domates, Maydonoz vb.) 8 kaşık alınır derince bir tavaya konur, üzerine yaklaşık 400ml duru su, bir çay kaşığı tuzsuz domates salçası, 2 gr kadar diyet tuzu, 2 tatlı kaşığı tuzsuz pul biber ilave edilip iyice kaynatılır.
Sıcak olarak servis edilir. Üstüne elma sirkesi ilave edilebilir.

Hocam liste uzar gider, aklıma şimdilik gelen tarifler bunlar, bunların dışında yeni bir tad geliştirmem durumunda size yine yazarım.

Acıkıyormusun? , canın cekimiyor mu? ve bunun gibi sorulara cevaplarım,
Şimdi yanımda insanlar yemek yiyor, götürüyorlar kebapları lahmacunları zaman zaman, canım çekmiyormu; hem evet hem hayır.

Yani otursam azmetsem eski bir çöp öğütücüsü olarak inanın alayını yiyecekmişim gibi geliyor bazen, ancak ben hayatımın mücadelesini veriyorum, orda yiyeceğim 2 lahmacun veya bir kebap belki beni mutlu edecek o an için ama biliyorum ki burda başta kendime sonra sevdiklerime ve size, sizin emeklerinize, kendi özverime, 7 aylık emeğe ihanet etmek demek. yemiyorum işte! zor ama yemiyorum. (zaten eskisi gibide canım çekmiyor artık. Bünye alıştı tabi...)

Şu Diyet bisküvi dedikleri,
Şimdi burası itiraf zamanı, hocam açıkcası bazen yiyorum bunlardan ancak eskisi gibi değil, tedavinin başlarında bir eşşeklik yapıp dur bi formda kalayım gazıyla yedim bunlardan günde 1-2 paket. Sonra nurullah sen ne yapıyorsun okusana şunun üzerini dedi. İşte ozaman aklım başıma geldi.

İnanamıyorum hala, o tatsız salak bisküvinin 1 paketi 177 Kilo Kalori yani 4 paket yesem bütün bir günün enerjisini alıyorum. İnanın tüylerim diken diken oldu. Uzun bir müddet bi daha ağzıma koymadım bunları. Şimdilerde de pek nadir.

Ankara - İstanbul Tren yolculuklarım,
TCDD çok ilginç bir yapı, içinde çalışan çok temiz akıllı uslu adamlarda var, ancak Tren yolcuları (özellikle Örtülü kuşetli - yani koltuğunu yatağa dönüştürüp 4 kişi aynı odada uyuyan yolcular) çok ilginç kişilikler, 2 haftada bir düzenli size gelip gidiyorum. Yolcular hep aynı. Tren yolcuları birbirimizi tanıyoruz artık. İlginç değilmi? Kondüktörler bile "aha 2 haftada gene eritmişsin biraz daha göbeği aman ha bozma sakın" diye gaz veriyorlar, yolcuların yol boyu piskolojik desteği ayrı.

TCDD Trenlerinde Yemek vagonunda yenilebilecek tek yiyecek : Ezo Gelin Çorbası, bunun dışında menude bir sürü şey var ama hepsi yağda kızartma veya mezelik şeyler. Bir de belki, kahvaltı olarak peynirli çoban salata yenilebilir (Garsona 3 kere hatırlatmak lazım, "Lütfen! yağsız ve tuzsuz olacak salata!" )

Ziya hocanın hastaları nerde kahvaltı yaparlar,
Bakın bu ilginç bir tesadüftür, muayenehanenizin köşesindeki sütçümüydü neydi işte o eczanenin ordan aşağıya doğru inerken sabah erken saatte açan bir yer var. Orda gayet diyet kahvaltı tabağı veya çorba şansınız var, hemde cumartesi sabahın kör saatinde. (o saatte nişan taşında heryer kapalı)

Bir gelişimde sabahın kör saatinde İşletmeci ile konuştuğumda "senin gibi buraya çok gelen oluyo, Ziya hocanın hastasısın dimi?" demez mi, sonra da  "Bu gün çorba biraz yağlı olmuş dur ben sana kahvaltı tabağı hazırlayayım, tuzsuz peynir olacaktı şurda" dedi, Dumur anılarımdan biri olarak hatırlayacağım.

Ekşi yeşil Erik Krizi,
Hocam neden bilmiyorum, tedaviye başladıktan sonra limon-greyfurt-ekşi elma- ekşi yeşil erik- roka - acı yeşil biber ve bunun gibi ekşi acı şeylere ciddi bir eğilim oldu bende. Babam tad alma zevkini bunlarla bastırıyorsun diyor. Sizin yorumunuzu merak ediyorum. Şimdi gelelim yaşadığım ekşi yeşil erik yeme hastalığına kapıldığım 2 haftalık eşşeklik dönemime.

Hocam bu olay patlak vermeden önceki ziyaretimde ekşi yeşil erik severim yenebilir mi dediğimde yiyebilirsin demiştiniz. Tabi benim makul bir adam olduğumu kabul ederek kilolarca yeme diye ayrıca uyarmadığınız için (niye böyle bir uyarıya da ihtiyaç duyuyorsam...) sonrasında iki hafta ben hemen her gece 1 er kilo böyle dolapta soğutulmuş kütür kütür ekşi erikleri götürdüm.

İki haftanın sonunda size geldiğimde 2 haftada ortalama 6-7 kilo veren ben hepi topu 4 kilo vermiştim. Canımda feci sıkkındı. Tabi siz benim böyle bir hayvanlık yaptığımı bilmediğinizden (ben eşşek anlatmadığımdan) benim "hocam yoksa vücut ilaçlara cevap vermemeye mi başladı" sorularıma maruz kaldınız.

Sizle görüştükten sonra evde bir yas havası... Babamın yüzünden düşen bin parça, 8 kaşık sebzeme pul biber bile attırtmıyor evde. 1-2 gün sonra Internet de dolaşırken 1 orta büyüklükte eriğin 6 Kilo Kalori olduğunu öğrendim ve sinirden ellerim titredi hırsımdan ağlayacaktım...

Tabi daha az kilo verirsin! sen bi gecede 1 kilo erik yersen (ortalama 100 adettir) 600 Kilo kalori alıyorsun. benim günlük toplamım 800 Kilo kaloriden bir anda 1.400 Kilo kaloriye fırlıyor tabi.
Sonraki gelişimde durumu size anlattım tabi, şimdi eriği sayıyla yiyorum max 10 adet oda 60 Kilo Kalori yapıyor oda yaklaşık bir portakal a eş değer (1 porsiyon meyva)

Ölümcül şişmanların hayata bakış açısı ,
Hocam açıkcasını söyleyeyim, çoğumuzun hayattan bir beklentisi kalmamış, sadece günü yaşayıp sabah uyanınca; "Tüh! bu gecede ölmedik" diyerek güne başlayan insanlarız. Herşeye negatif yaklaşıp, hiç birşey den mutlu olmayız. Ölüm bizim için çektiğimiz eziyetin bitmesi demek. Şişman insanlar hep güler yüzlüdür hayata daha bağlıdır derler oysa aslında arka plandaki ölümü bekleyen kişi burda kendince insanlara karşı bir savunma geliştirmiştir.

Bir kızdan hoşlanırsınız, oda sizden hoşlanır icabında sonra kendinizi kıza yakıştıramayıp kendinizi ona layık görmeyip yaklaşmazsınız. (Bizzat yaşadım bunu geçmiş yıllarda) Başta Ailem, dostlarım hatta iş çevrem içinde zor bir dönemdi. Başıma neler gelmediki aklıma gelenleri sayayım size;

Şuan çalıştığım şirkette bir koltuk kırınca şirket bana özel bir koltuk imal ettirdi. Hem sevinmiş hemde insanların yanında utanmıştım. Diğer mobilyalara oturmam zarar verici olabilirdi... Aynı şey evde de yaşandı evdeki yemek masasının sandalyeleri benim yüzümden mobilya renklerinde boyanmış metal sandalyelerdir. Benim oturduğum koltuk benim için özel imal edilmiştir.

Yıllarca içimde kalmış bir konuda bir mağazaya girip üstüme birşeyler almaktır. İç çamaşırıma kadar dikiliyor.
Artık XXXL (üç x large) gömleklere girebiliyorum nasıl bir mutluluk anlatamam.

Ben aynı zamanda kronik sinüzit hastasıyım biliyorsunuz; antibiyotik tedavilerinde normalde verilen dozun 4 katını veriyorlardı anca kesiyordu.

Bir keresinde bir Ortopedist ile görüştüğümde bana aynen şunu söylemişti : "Çok dikkatli ol, sakın bacağını kırma. Allah korusun bacağını kırman durumunda bacağın o kadar kalın ki, alçıya alınamayabilir, Alçıya alınır kemik o kadar yağ kütlesinden dolayı çok içerde olduğu için sabitleyemeyiz eğri kaynar. Çok dikkatli ol!"

Daha yüzlerce olay ve durum sayabilirim...

11 Haziran - 23 Temmuz : Kayıp 42 Gün Dönemi,
Evet Haklısınız. 25 Haziranda gelmeliydim ancak inanmayacaksınız ama benim için çok özel birini iki, üç saat daha görebilmek için biletimi 22 Haziran da  bir sonraki haftaya yani 2 Temmuz'a erteledim. Hafta içi Tülay hanım'a telefon açtığımda sizin 1 Temmuz'da Tatile çakacağınızı 2 hafta olmayacağınızı öğrendim. Tülay hanım 1 Temmuz'da gelin gitmeden Hoca sizi görmek istiyor dedi ancak o gün iş günü ve şirketten izin isteyemeyeceğim kadar yoğun bir haftaydı. Zaten geçen 15 günde hiç kilo vermemiştim. Bundan dolayı Tatil dönüşünüzü beklemeye başladım.

Bu dönemde iştahım artıp biraz diyetten uzaklaştığımı itiraf edebilirim, tabi yine çok abartmamak kaydıyla. Mesela abarttığım noktaları sayayım. Oturup kebap filan yemedim tabi ama şunları yaptım; aklımda kaldığınca yazayım:

Bir gün bir oturuşta 3 adet haşlanmış mısır yedim.

Yaklaşık bir hafta normalde günde en az 2Km yürümem gerekirken hiç yürümedim nerdeyse üstüne hafta sonuda evden hiç çıkmadım.

Bir gün öğle yemeğine yanlız çıkmıştım, normalde 1 porsiyon Tavuk şişin yarısını yiyen ben, iki porsiyon tavuk yedim. Sonra mı ne oldu? Korkunç bir vicdan azabı tabi... ama neye yarar? yemiş bulundum bir kere... Hatta o kadar kötü hissettim ki kendimi boğazımı parmaklayıp kusmayı bile denedim ama mide bulmuş iki lokmayı bırakır mı... Olmadı kusamadım.

87 kilo eridikten sonraki durumum,
Yeniden doğuş yolumun yarısını geçtim. Çok uzun bir yoldan geldim hocam, çok uzun yola gidiyorum, Sizin önderliğiniz de ideal kiloma ineceğim inşallah.

Ömrüm boyunca size minnettar kalacağım.

Sevgi ve Saygılarımla,

Murathan